7 Ağustos 2011 Pazar

o adam benmişim

Filmlere konu olmuştur hep,
Genellikle adamdır ana karakter, sorunludur bir şekilde kafası çok karışık.
karşısındakine der ki;
- Ben sana mutsuzluktan başka bir şey getirmeyeceğim. Bu yüzden bırak beni.
İşe yaramaz bu sözler karşısındakini göndermeye. O vakit başlar karşısındakini kendinden uzaklaştırmaya. Aldatır genellikle yada çeker gider. Ne olursa olsun eylemi, sonunda karşıdakinin kalbini kırarak gönderir. Ve o aşk orada biter.
Hep içimden geçirirdim. Neden kaçırıyorsun onu, neden gitmesine izin veriyorsun? Niye mutsuz olasınız ki, seviyorusunuz işte birbirinizi. " Mutlu olacaksın. Bak buldun işte. Bu o. Yapma, pişmanım de, gitme de. Özür dile." diye bağırırım adama.
Bugün anladım. Gitmesi için elinden geleni yapman gerekiyormuş. Artık çok geç olmadan onu kaçırman gerekiyormuş. Mutlu etmek için elinde avucunda ne varsa versen bile mutlu edemezsin onu. Mutlu edemezsin çünkü hep bir yanın sorundur, sorunludur. Bunalımdır, üzüntüdür, ağlamaktır.... O düzeltemez, sen düzeltemezsin. En kötüsü anlamaz bile, ancak yaşayana tanıdıktır.
Filmdeki adam benmişim işte anladım çok sevipte mutlu edememeyi. Mutlu etmek isterken sıkıntı vermenin acısı yetmezmiş gibi başlar için söylenmeye. " Sen buraya ait değilsin. Bak çark seni de içine aldı. Sen de onlar gibi olmaya başladın. Halbuki mutlu olman gerekiyordu tam o anda. Mutluluk duvarı sarması gerekirken etrafını, içindeki delik büyür durmaksızın.
İşte tam bu noktada adam derki karşısındakine;
- Duramam ben artık buralarda. Gitmem gereken yerler, yapmam gereken işler var.
Çekip gider yarım bırakarak mutlu olabilme ihtimalini.
İşte bugün anladım o adam benmişim, o adam gibiymişim. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder